31 Aralık 2014 Çarşamba

2014'te Neler Oldu Neler!



OCAK
15     Doğumunun 112. yıl dönümünde Nazım Hikmet anısına İstanbul'daki Sanatçılar Parkında bir anıt açıldı. İki Kıtaya Nazım Hikmet Köprüsü adını taşıyan anıtı Kars'ta yıkılan İnsanlık Anıtı'nın da heykeltraşı olan Mehmet Akyol tasarlamış. Anıtın açılışını Yaşar Kemal yaparken sunuculuğu Enver Aysever üstlenmiş.

17  İhsan Oktay Anar'ın son romanı Galiz Kahraman raflara çıktı. Her romanı büyük heyecanla beklenen romancının Yedinci Gün'den kısa süre sonra çıkan bu yeni romanı tahmin edilen heyecanı yaratmadı gibi geldi bana.



ŞUBAT
19  İstanbul Anadolu Fikri ve Sınai Haklar Ceza Mahkemesi ilk kez korsan kitap için hapis cezası verdi.


MART
11  Ekmek almak için sokağa çıktığı sırada bir polis tarafından kafasından gaz fişeği ile vurulan 14 yaşındaki Berkin Elvan 269 gün komada kaldıktan sonra vefat etti. Söyleyeceklerim bu kadar.


NİSAN
18    Kolombiyalı yazar Gabriel Garcia Marquez zatürre yüzünden hayatını kaybetti. Daha önce de hakkında sık sık öldüğü dedikodusu çıkan yazarın okuyucuları haber yine asparagas çıksın istedi ama bu kez büyülü gerçekçilik öksüz kaldı.






MAYIS
13  Soma'daki madende büyük bir facia yaşandı. 301 işçi öldü. Günler süren çalışmalarda ve sonrasında yaşanan skandallar birbirini izledi. Emile Zola'nın kömür madenindeki korkunç şartları ve isyanı anlattığı Germinal adlı romanın yazıldıktan onlarca yıl sonra hala güncel olduğu anlaşıldı.



HAZİRAN
4    Açlık Oyunları romanında asi Katniss'e minnettarlık ve otoriteye sessiz bir isyan anlamına gelen üç parmak selamı Tayland'da askeri darbe karşıtları tarafından kullanılmaya başlandı. 

20    Emrah Serbes'in Gezi Direnişi'ni kendine sahne tutan romanı Deliduman raflardaki yerini aldı. Büyük ilgiyle karşılanan roman Selim İleri'nin de övgüsüne mahzar oldu. İleri gazete yazısında ''Bütün kıskançlığımla başarınızı kutlamak zorundayım. Deliduman bugünün romanı. Şimdinin romanını yazmak, bence hayli zor. Hiçbir şeyin ödeşmesi yapılmamış. Siz bu çetinceviz sorunu yenmişsiniz.'' dedi. Yazının tamamını buradan okuyabilirsiniz.

25    Türk edebiyatının öncü öykücülerinden Sait Faik Abasıyanık'ın ölümünün 60. yılında onun anısına bir müzik-edebiyat buluşması hazırlandı. Yazarın hayatının büyük bölümünü geçirdiği Burgazada'da prömiyeri yapılan eseri Fazıl Say besteledi.



27     ABD'nin eski Dışişleri Bakanı Hillary Clinton Hard Choices adlı bir anı kitabı yazdı. Kitabın satışı Çin'de fiili olarak yasaklandı. Çinli yayınevleri kitabı çevirmeyi reddetti, dağıtımcılar İngilizce kopyaları dağıtmayı kabul etmedi. Yasağın nedeni olarak  Clinton'ın kitabında Çin yönetimini ve mevcut sansür rejimini ağır şekilde eleştirmesi olarak gösteriliyor. Böyle olunca eleştirilere insanın inanmayacağı varsa da inanası geliyor.


TEMMUZ
2   Yazar Emrah Serbes CNNTURK'te yayınlanan Mesut Yar'ın Burada Laf Çok adlı programına katıldı.  Programa 31 Mayıs 2013 gecesi haber müdürünün odasına penguen belgeselini takalım mı diye giren adamı merak ettiği için katıldığını söyleyen Serbes, zamanın başbakanına ''istediğiniz zulmü yapın gözlerimizde korkuyu göremeyeceksiniz, asla (…) siz öyle ucuz kabadayıysanız, ben de Behzat Ç.'nin yazarıyım, doktor değiliz belki ama bizim de hastamız çok'' atarını da yaptı. Elbette hemen "son milyon bükücü Bilal" tarafından hakaret ettiği iddiasıyla dava edildi,  beraat etti tekrar dava edildi. Korktuğunu sanmam.



  Türkiye üzerine pek çok araştırması ve kitabı bulunan BBC'nin Türkçe yayın bölümünü 14 yıl yönetmiş olan Andrew Mango hayatını kaybetti. Andrew geride pek çok eser yanında Atatürk üzerine yazılmış en nitelikli kitap olan Atatürk kitabını da bıraktı.

17   İsrail Gazze'ye ağır şekilde saldırmaya başladı. Sivil kayıpları öyle bir seviyeye geldi ki en büyük İsrail sempatizanları bile durumu eleştirmeden duramadı. Yahudi olsun olmasın pek çok yazar da olaya tepki gösterdi. Türkiye'de ise haksızlığa itiraz etmekle ırkçılık arasındaki fark derhal kayboldu. Ömrü boyunca 3 kitap okumamış ''müslüman''lar Mario Levi gibi azınlığa mensup yazarları boykot çağrısında bulundu.

18   Kerala Üniversitesi'nde konuşan ödüllü yazar Arundhati Roy Mahatma Gandhi'nin pasif direniş öğretisinin kast sistemine dayandığını savunarak "üniversitelere onun adını vermeli miyiz" diye sordu. Roy'un açıklaması tepki çekti; kimisi cahil kimisi reklam peşinde dedi ama Gandhi'nin sınıf sistemine nasıl baktığının bir tartışma konusu olduğu gerçeği değişmedi.


AĞUSTOS
24   1938 tarihli ilk Superman çizgi romanı ebay üzerinden açık artırmayla 3,2 milyon dolara satıldı. Böylece en pahalı çizgi roman ünvanını da kazandı.



EYLÜL
13   Jane Austen hayranları ilki 2001'de düzenlenen Jane Austen Festivali'nde Guiness Rekorlar Kitabına girebilmek için Austen'ın eserlerine konu dönemim kıyafetlerini giyerek Bath şehrinde bir araya geldi. Ne rekoru kıracaklarmış diyebilirsiniz. En kalabalık ... dönemi kostümleri giymiş insan topluluğu rekoruymuş hedefleri efendim. 550 kişi ile de başarmışlar üstelik. 


EKİM
7   John le Carre'nin Gece Müdürü isimli 1993 tarihli romanının BBC tarafından 6 bölümlük bir diziye uyarlanacağı açıklandı. Başrollerin Hugh Laurie ve Tom Hiddleston tarafından canlandırılacağı söyleniyor.

   Edebiyat dalında Nobel Ödülü'nü, yine beklenmedik bir isim, Patrick Modiano kazandı. 


KASIM
11   Tıbbi gerilim romanları Türkiye'de çok sevilen Tess Gerritsen Üsküdar Üniversitesi'nde bir söyleşiye katıldı. 


ARALIK
24   Kitap Notları üçüncü yılını tamamladı :)

25 Aralık 2014 Perşembe

2014 Yılı Raporu

Shakespeare & Co.


Kitap Notları'nın 24 Aralık 2014 tarihi itibariyle üçüncü yıllık raporunu arz ederim.

OKUNANLAR

18 kitap okudum: 11'i roman, diğerleri anı, biyografi, anlatı... 

Bu yıl işler çok kesattı. Uzun süredir bu kadar az kitap okumamıştım. Bunun nedenlerinden en önemlisi üst üste okumakta zorlandığım, okuma tempomu düşüren, zevkimi bozan kitaplara denk gelmem oldu. Mesela Son Sultan Ahmet Ertegün ve Rock'n Roll'un Yükselişi bir ayımı aldı. Benzer şekilde Huzursuz Adam da bir ay elimde süründü, bitmek bilmedi.

Okuduklarım içinde en sevdiğim üç ise şöyle:

          1. Deliduman - Emrah Serbes
          2. The Dinner (Akşam Yemeği) - Herman Koch
          3. Sesler - Dokuz Öykülü Bir Roman - Daniel Kehlmann

Bu yıl da hiç İspanyolca kitap okuyamadım, okuduğum kitapların 6'sı İngilizceydi.

Bu yıl kütüphane kullanmadım ama okuduğum kitapların 3'ünü ikinci elden satın almıştım. Bir kitabı takas yoluyla aldım, ikisini arkadaşımdan ödünç almıştım, birkaç tanesi de hediye olarak geldi. Yani pek yeni satın alıp okumadım.


KİTAP TRAFİĞİ

Ne kadar az okuduysam o kadar çok kitap hareketi olmuş kitaplığımda. 2014'te kitaplığıma toplam 45 kitap girdi. Bunlardan 9 tanesi yayın evlerinden gönderildi, 6 tanesini takasla edindim. İkinci elden 5 kitap satın aldım. Sanslıydım çekilişlerden de baya kitap kazandım :)

Tabi hep bana hep bana olmaz, biraz da vermek lazım: 2 kitabı Kitap Notları üzerinden hediye ettim, bir kitabımı sattım, 5 kitabımı da takasta verdim. Takas veya hibe için ayırdığım 10'a yakın kitabım daha var. Umarım severek okuyacak kişilere ulaştırırım.


KİTAP NOTLARI

Kitap Notları'nda 2014'te bu yazı dahil 33 yazı yayınladı. Bu yazılarda 22 kitap hakkında atıp tuttum. 5 kitabı da Mor Kitaplık'ta çekiştirdim.

2014'te yayınlanan yazılar içinden en çok Ankara Kitap Fuarı Notları 2014 ve Sesler: Dokuz Öykülü Bir Roman oldu ki Sesler'in neden bu kadar çok tık aldığı hakkında en ufak fikrim yok. 

Kitap Notları ise 2014'te yaklaşık 76 bin tık aldı, 206,5 bin tıka ulaştı. Ne uzadı ne kısaldı yani. Tüm tebelliğime, okuma yavaşlığıma rağmen durum iyi bence. 

Malum artık Twitter moda. Ondan da bahsetmeden bu raporu bitirmeyelim. Kitap Notları'nın şu an yaklaşık 2100 takipçisi var. Sizi de bekleriz: https://twitter.com/KitapNotlari.

15 Aralık 2014 Pazartesi

Film Kulübü


Film Kulübü sinema eleştirmeni, sunucu, programcı David Gilmour'ın ergenlik çağındaki oğlu Jesse ile baş etme hikayesini anlattığı kitabı. Ergenliğin tüm sancılarını sonuna kadar çeken Jesse okulu bırakmak istiyor, hayatla ilgili bir planı yok… Babası ise baskı ve zorlamayala güzellik olmayacağının farkında. Ona ne isterse yapabileceğini söylüyor, tek şart beraber hafta üç film izlemek. 

Baba oğul oturup onlarca fil izliyorlar. David filmleri esasen oğlunu eğitmek için kullanıyor. Onu hem filmler hakkında eğitiyor hem de hayat hakkında. Diğer yandan filmler sadece eğitim aracı değil. David bazen oğlunun kafasını dağıtmak, bazen bakış açısını değiştirmek, bazen neşelendirmek, bazen de avutmak için filmeri kullanıyor. En önemlisi de filmler baba oğul arasında bir iletişim kanalı oluyor. Birçok baba-oğulun birlikte geçirmediği kadar kaliteli zaman geçiriyorlar; filmler vasıtasıyla kızlar, aktörler, ülkeler, duygular hakkında konuşuyorlar. Böyle anlatınca çok kolay gibi geliyor ama kitap boyunca görüyorsunuz ki David çok kafa yoruyor, endişeleniyor, korkuyor, çabalıyor.

Kitap çok ilginç bir hikaye sunmuyor. Bence kitabın en ilginç yanı gerçek olması. Hikaye çok sürükleyici veya ilgi çekici olmasa da gerçek olduğunu bilmek farklı bir anlam katıyor kitaba. Bir babanı ağzından oğlunu dinlemek enteresan bir şey. Onun sevgi ve şefkatle anlattığı detaylar size sinir bozucu geliyor ve evlat sevgisi böyle bir şey demek ki diyorsunuz.

Kitap hakkında bir röportaj

Bu kitabı üç gruba önerebilirim:

1. Film severlere: Filmler hakkındaki bilgilerinizi iki katına çıkarmayacak belki ama ben nasıl içinde kitaplar geçen kitapları seviyorsam siz de bunu seversiniz. Kitabın sonundaki film listesinden güzel filmler keşfedebilir, baba-oğul sohbetlerinde filmler hakkında ilginç şeyler öğrenebilirsiniz.

2. Ergenlere: Sizi kimse anlamıyor ve bu hayat çok saçma, üstelik her şey de sizi buluyor biliyorum ama yalnız değilsiniz. Jesse de aynı sizin gibi… Elbette kimse sizin gibi olamaz, siz herkesten çok farklısınız ama yine de Jesse'nin platonik aşkları, hataları, müzik tutukusu, kaygıları, arkadaşları tanıdık gelebilir.

3. Ebeveynlere: Biricik evladınız ergenliğe girip bir canavara mı dönüştü? Henüz ergenlik sınavınız başlamadıysa bile yakında başlayacağınızı bilerek soğuk terler mi döküyorsunuz? Bu hikaye alternatif bir ebeveynlik öyküsü sunuyor. Belki esinlenirsiniz, belki çocuğunuzu anlmakta yardımcı olur, belki de siz de böyle fena şeylerin bir tek sizin başınıza gelmediğini fark edip bir nebze rahatlarsınız.

Geriye kalan herkes okumasa da çok şey kaçırmaz. Mesela ben kitaptan tek şunu anladım: Ergenlik başa bela.

Not: Kolay okunan, akıcı bir kitap Film Kulübü. Yalnız bazen çeviri olduğu çok belli oluyor, kelimeler kulak tırmalıyor. Dost Körpe eğendiğm bir çevirmen aslında. Bu kitaptaki sorun tam olarak nereden kaynaklanıyor anlamadım.