15 Ocak 2014 Çarşamba

Yedi Güzel Yıl

Yedi Güzel Yıl 2013'ün Kasım ayında tüm dünyada ilk Türkiye'de raflara çıkan Etgar Keret kitabı. Çıktığı günden beri de aklımdaydı. Hele de kitabın Keret'in son yedi yılda yaşadıklarını öyküleştirdiğini öğrenince iyice heveslendim.

Heveslendim çünkü Keret'i Gazze Blues adındaki Samir El-Youssef ile birlikte yazıdığı öykü kitabıyla tanıdım ve Keret'in öykülerine bayıldım. Kitabın adına tıklarsanız yorumlarımın detaylarını görebilirsiniz. Neyse efenim, bu kitabın teması Filistin-İsrail çatışmasıydı ve biri Yahudi biri Arap iki yazarın çatışma bölgesinin sesini duyurma amacıyla yazıdğı öykülerle doluydu. Keret'in askerliği, terörist saldırıları, ortodoks Yahudileri, korkuları öyle trajikomik öyle gerçek üstü ama öyle gerçek anlatıyordu ki…

Bu kitapta da Keret son yedi yılında yaşadıklarından kısa hikayeler devşirmiş. Kendi üslubunca anılarını aktarmış, bunu yaparken de gerçek üstücü mü denir büyülü gerçekçilik mi denir işte o tarzını kullanarak anılarını yeniden şekillendirmiş. Kronolojik sırayı takip etmeyen öykülerinde kimi zaman aslında başkalarının hayatlarını, kimi zaman da son yedi yılda yaşanmamış, çocukluğuna ya da anne babasına ait anılara yer vermiş. Bazen de bir küçük detaydan deneme vari hikayeler kaleme almış. 

Mizah anlayışı herkesin çok farklıdır, hele de kağıt üstündeki mizahta zevkler çok değişir. Evvela Keret'in dozundaki dalga geçişleriyle çok eğleniyorum. Mesela Bütün Samimiyetsizliğimle başlıklı hikayeside uydurduğu atıflara çok güldüm. Mesaisi olmayan baba olarak diğer çocukların anneleriyle yaptığı konuşmalar, oğluna yaptığı yakıştırmalar, perişanlığını anlattığı satırlada naif, ince bir mizahı var. Bu, özellikle zor durumları esprili bir yaklaşımla anlatım, herhalde Ortadoğu gibi acı dolu, her anı tehlikelere gebe bir coğrafyada daha önemi bir yetenek. Bu ortam da yeteneği bileyliyor.

Öykülerde çok insani şeyler var. Yeni doğacak bebeğin sorumluluğu karşısında ince ince korkan bir baba adayı, bütün felaketleri aynı gün gösleyen bir ademoğlu, babasının öleceği gerçeğiyle karşılaşan bir oğul, Yahudi olduğu için bir kertenkele gibi garip görüldüğünü düşünen ama pek de dine inanmayan bir İsrailli, abisi ilk öyküsüyle köpek kakası temizlemiş olan bir yazar, sirenleri duyunca oğlu ve karısıyla toprağa yatıp bunu bir oyuna çeviren bir adam… 

Tüm bunları anlatırken ben tek bir şeyin özlemini çektim: Gazze Blues'daki çılgın kurguların. Başka biri anlatsa çok saçma olabilecek şeylerin onun anlatımında ilgi çekici olması hoşuma gidiyordu.Yazar yaşantısını ne kadar eyip bükse de elbette tamamen kurgu olan öykülerindeki uçarılığı bu kitapta bulmak mümkün değil. 

Beğenerek okuduğum bu öykü kitabını 3 gruba tavsiye ediyorum: Bir, Keret'i sevip onu daha yakından tanımak isteyenler; iki ben çok uçuk kaçık şeylerden hoşlanmam diyip yine de Keret okumak isteyenler ve üç, Ortadoğulu olmak ve edebiyattaki yansımalarıyla ilgilenenler.

12 Ocak 2014 Pazar

Ankara Kitap Fuarı Notları 2014


Yine bir kitap fuarı, yine Ankara… her şey eskisi gibi. Ankara Kitap Fuarı Notları ve Ankara Kitap Fuarı Notları II'de olduğu gibi yani…

Aslında bu yıl fuar izbe Atatürk Kültür Merkezi'nden (AKM) ATO Congressium'a taşınarak ve giriş ücretini 5 liradan 1 liraya indirerek daha iyisi için çabaladığı izlenimi vermişti. Yine de Congressium'daki önceki fuarı da gördüğümden hadi bakalım demiş, çok da ümitlenmemiştim. AKM'deki son fuara gitmediğim gibi bu fuara da gitmeyebilirdim ama işte lanet olsun içimdeki kitap sevgisine.

Radikal bu fotoğrafı sana ithaf ediyorum.

5 Ocak Pazar akşamı gittiğimde fuar alanı pek boş değildi ama gün ve saat itibariyle daha kalabalık olması gerekirdi. Stantları dolaştıkça bu kalabalık bile çok dedim. Fuar alanında bir kitap fuarında olmaması gereken bir soğukluk, bir iticilik vardı. Ulusalcıların devasa stantlarından sıyrılınca geriye dağıtımcıların ve kitapçıların stantları kalıyordu. Bu stantlar da çok satan ya da çok satması beklenen çoğu niteliksiz kitaplarla doluydu. Her fuarda görmeyi bekleyeceğiniz ve isteyeceğiniz yayıncılar yoktu.   Can, Doğan Kitap, İletişim, İmge, Metis, Altın Kitaplar olmadan biz kitap fuarı yaptık diyebilir misiniz? Bu sadece inceleyip alabileceğiniz kitapların çeşitliliğini ve niteliğini değil imza günleri ve söyleşiler gibi etkinlikleri de etkiliyor. Türkiye'nin en çok sevilen ve en önemli yazarları bu yayıncıların bünyesinde olduğundan fuarın da etkinlikleri sönük kalıyor haliyle. 

Bir de arada hediyelik eşya satan bir iki stant gördüm ve organizasyonun ciddiyetine buradan pay biçtim. 
Türkiye Ağaca Neden Sarıldı?

Beğendiğim hiç mi stant olmadı peki? Öncelikle Türkiye Barolar Birliği (TBB) standının dizaynını pek beğendim. TBB'nin Gezi Direnişi'ne ilişkin hazırladığı kitabı tema olarak tüm standa hakimdi. Türkiye Ağaca Neden Sarıldı adlı ciltli, kuşe kağıda basılmış, içeriği son derece dolu bu kitabı sadece 15 liraya almanız mümkün. Ben de kaçırmadım. Görevli de kitabı inceliyordu biraz sohbet ettik. Bir baktım torbaya bir de ''Herkes için Adalet, Adalet için Avukat'' kupasından koymuş. Hoşuma gitti.

Evrensel Basım Yayın'ın da standını beğendim; kitapları zaten çok çeşitli ve ilginç ama stantlarında da bunu gösteren bir çeşitlilik ve ilgili görevliler vardı. Sıcak Haziran adlı direnişle ilgili kitaplarını da fuarda keşfedip hemen Gezi Kitapları listesine ekledim.


''Anneler kız doğurmaktan hep gurur duysun diye…''
Bilgi Yayınevi standını da zevkle dolaştım. Aslında fuara gitmemin nedenlerinden biri de televizyonda yakaladıkça izleyip takdir ettiğim emekli yargıç Eray Karınca'nın bu imza gününü artık kaçırmak istemememdi. Bu sefer kaçırmadım, Karınca çok sıcak ve güler yüzlüydü. Hatta ben yeterince mukabele edemedim.

Kadın hakları ve özellikle şiddet konusunda uluslararası standartlarda kararları ile bilinen Karınca'nın Kız Doğursun Analar kitabı kadına karşı şiddetin tanımından başlayıp mevzuatımızdaki durumdan, içtihattan, uluslararası mahkeme kararkarından ve örnek vakalardan bahsediyor. Hukukçu olmadığım halde okuyacağım. Dilerim hukuk öğrencileri, avukatlar ve hakimler de bu ödüllü kitabı okur.

Fuarın tek neşeli ve nitelikli kısmı sahaflardı sanırım. Pek sahaf kültürüm yoktur ama ben bile en çok bu bölümde eğlendim. Baskısı bitmiş olan Hamburg Barikatları'nı aradım. Tam da Hamburg'da eylemler yapılmışken ve ben yakında Hamburg'a gidecekken alsam iyi olur diye düşünmüştüm ama bulamadım. O sırada Selma Fındıklı'nın Ankara İstasyonu adlı öykü kitabına denk geldim, alıverdim. Yenisi 10 lira olmayan kitaba 5 lira vermek saçma oldu aslında ama işte kısmet.


Aldıklarım:
1. Kız Doğursun Analar - Eray Karınca
2. Ankara İstasyonu - Selma Fındıklı
3. Türkiye Ağaca Neden Sarıldı? - Nesrin Turhan, Özge Şener (haz.)

Son olarak şu pişkinliğe iki laf etmeden yazımı bitiremeyeceğim: Fuar katılımcıları bu yılki ziyaretçi sayısından memnun değilmiş. Edebiyathaber.net'in haberine göre hepsi fuar tarihinin değiştirilmesinden Ankara'da fuar kültürünün oturmamasına birçok neden saymış. Hiçbiri de 'Yıllarca insanlardan para alıp izbe yerlerde fuar düzenledik, insanları küstürdük, şimdi de toplu taşımayla ulaşılamayan bir yere fuar açıp bunu da hiç duyurmuyoruz, Allah rızası için bir internet sitemiz, bir flaş imza günü bile yok ama şükür bu kadar adam gelmiş' dememiş. 'Halkımız cahil' çuvaldızından 'biz bu işi beceremiyoruz galiba' iğnesine ne zaman geçilecek merak ediyorum. Dün bir arkadaşım beni arayıp fuara gitmeyi düşündüğünü benim gidip gitmediğimi sordu; ben de fuarı vasat bulduğum için 'ben gittim ama sen boş ver' dedim. Kimse kusura bakmasın bu işler böyle. Aman bize kültürsüz derler diye vasat fuarları dolduracak değiliz. Fuar işini biz çok iyi biliriz. Ankaralıyı da yedirmeyiz.


Adını unuttuğum bir dağıtımcının standı.

3 Ocak 2014 Cuma

Radikal'in Aşırmaları

Aa Bu Fotoğraf başlıklı yazımda Radikal Kitap'ın İstanbul Kitap Fuarı ile ilgili haberinde kullandığı fotoğrafın Kitap Notları tarafından İstanbul Kitap Fuarı Notları başlıklı yazıda kullanıldığını anlatmıştım. Keşke bir atıf yapsalardı diyip gülüp geçmiştim. Konuyla ilgili tweetlerime de yanıt alamamıştım, bunu da çok önemsememiştim. 

Ama Radikal de arsız çıktı. Bu sefer de Ankara 8. Kitap Fuarı'nın başladığını haberleştirip resim olarak da yine Kitap Notları tarafından ilk olarak Ankara Kitap Fuarı Notları II başlıklı yazıda yer verilen fotoğrafı kullanmış. Fotoğraftan ''Kitap Notları (kitapnot.blogspot.com)'' imzası özenle kesilip çıkarılmış ama yine bir küçük atıf çok görülmüş. Yine tweet attım, madem beni  bu kadar beğeniyorlar işe almayı düşünmezler mi diye sordum, yine ölü taklidiyle karşılaştım.

Ankara Kitap Fuarı Fotoğrafı 

3 Aralık 2012 tarihli Kitap Notları yazısı

http://kitap.radikal.com.tr/Makale/ankara-kitap-fuari-basladi-389662
3 Ocak 2014 tarihli Radikal Kitap haberi
İstanbul Kitap Fuarı Fotoğrafı

20 Kasım 2012 tarihli Kitap Notları yazısı

http://kitap.radikal.com.tr/Makale/tuyap-kitap-fuarini-boykot-cagrisi-374157
28 Eylül 2013 tarihli Radikal Kitap yazısı

Şimdi e-posta atacağım bakalım ne diyecekler. Belki de 'yoo o fotoğrafı biz yayınlamadan çok önce arşivlerimizden çalıp kullanmışsınız' derler. Bir de internet sayfalarının sonunda 'İnternet baskısında yer alan tüm metin, resim ve benzeri içeriğin hakları Hürriyet Gazetecilik ve Matbaacılık A.Ş'ye aittir. Hiçbir şekilde basılı ya da elektronik bir ortamda (CD, Internet vs.) kaynak gösterilse bile izin alınmadan kullanılamaz.' demişler. Nasıl benim elimle çektiğim fotoğraflar onlara ait oluyor? Nasıl kurallar bir onlardan başka herkese geçiyor? Bilen varsa anlatsın.


Kitap Notları'nın hakkı yendiğini düşünenler varsa onlardan da ricam bu yazıyı paylaşıp yaysınlar ki durumu herkes öğrensin.

Güncelleme, 06.01.2013: Radikal e-postama da cevap vermedi. Onun yerine ilk fotoğrafı değiştirip yerine Yeni Delhi'deki bir fuardan fotoğraf koymuş. Oralardan peşimize düşmezler diye düşünüyorlar herhalde.

Yeni Yıl Kararları

ODTÜ Kütüphanesi'nin Yılbaşı Ağacı
Kaynak: http://bluesyemre.com
1. 2013'te de İspanyolca kitaplarımı okuyamadım. Artık biraz kendimi sıkıp okumalıyım. Yeni yılla ilgili ilk kararım Coelho'nun La Quinta Montaña (Beşinci Dağ) romanını okumak. (Elimde neden aslı Portekizce olan bir romanın İspanyolcası var bilmiyorum.)

2. 2014'le ilgili ikinci kararım da artık Savaş ve Barış'ı okumak! Ta 2012'de gittim ve Nazım Hikmet'in çevirdiği iki ciltlik seti aldım ama yine bir türlü cesaret edemedim. Bence bu romanı okumaya başlamak evlenmek gibi; büyük taahhüt, büyük yatırım, 1800 sayfa beraberiz… Neyse ne, bu yıl iki ayımı ayırıp bütün romancıların en beğendiği romanlardan olan, övüle övüle bitirilemeyen bu kitabı bitireceğim. 

3. Octavio Paz'ın Yalnızlık Labirenti'ni, Atilla Eralp'in derlediği Devlet ve Ötesi'ni de bu sene mutlaka okunacaklar arasına ekliyorum. Bunlar Kitap Notları'na önceden okuduğum kitaplarla birleşip kapsamlı yazılar şeklinde dönecek.

4. Ankara romanları listemi tamamlayıp bu sene yazı dizisi haline getireceğim. 

5. Bu yıl 4 kitabı ödünç alıp okusam da önceki senelere bu oran çok düşüktü. Keşke Kuğulu Park'taki kütüphane ilk günkü zenginliğiyle hep açık kalabilseydi… Oradan güzel kitaplar ödünç almıştım. Her neyse, yeni yıl kararlarımdan biri de daha çok kütüphaneden faydalanmak olsun. 

6. Okuma etkinlikleri, hedefleri insanı okumaya motive edebiliyor, yeni ve ilginç kitapları keşfetmenize vesile olabiliyor. Eğlenceli kısaca. Yalnız ben bunlara katılırsam çok hızlı okuyamadığımdan sadece etkinlik kitaplarını okuyabiliyorum. Üstümde de bir baskı hissediyorum. Biraz görev gibi de gelmeye başladı galiba. Bu nedenlerle bu sene etkinliklerden vazgeçip daha az sayıda ama uzun zamandır aklımda olan kitapları okumak kararındayım. 

SİZİN 2014 KARARLARINIZ NELER?