26 Aralık 2011 Pazartesi

Tarihi Sevmem

Kitapçıların, kütüphanelerin en geniş bölümlerinden biri tarihtir. Sürekli tarihi olaylara şahit olduğumuzdan, bir şeyi anlamak için tarihe bakmamız gerektiğinden, tarihin öneminden bahsedilir. En eski en meşhur kitapların da bir kısmı yine tarih kitaplarıdır. Ama ben tarih sevmem!

Bunun en önemli nedeni bence lise travmam. Üstünden yıllar geçse bile o "Almanlar yenilince biz de yenilmiş sayıldık", "Fatih'in Balkanlarda aldığı yerler: Eflak, Boğdan..." cenderesi beni tarihten hep uzak tuttu. Bir takım yer, kişi, tarih ve devlet isimlerinden oluşan 'hafıza kartı' tarihi hiç bana göre değil. 

İşte bu sebeplerden ben yeni yeni tarih kitabı okuyabilmeye başladım. Doğal olarak "en iyi tarih kitapları" ya da "tarih kitaplarından seçmeler" konulu bir yazı yazmak haddim değil. Ancak, tarihe küstüren ve tarihi sevdiren kitapların özelliklerini örneklerle anlatabilirim.

Dünya Tarihi - William M. McNeill

Bu kitap bir klasik. Resimde kitabın 7. baskısının kapağını görüyorsunuz (bendeki baskıya torpil yaptım) ama kitap şu an 14. baskıda. Ders kitabı olarak da kullanılıyor. Elbette her akademik çalışma eleştiriye açıktır ancak kitabın genel olarak akademik kalitesinin yüksek olduğu da bir gerçek. (Kaynakça 40 sayfa!)

Kitabın iki iddiası var: 1. Okunabilir sayfa sayısıyla dünya tarihinin tüm ana hatlarını kapsamak 2. Batı merkezci, ulusçu değil; bilimsel ve evrensel bir tarih yazımını benimsemek. Ben kitabı iki iddiasında da başarılı buldum. Kitabın sade dili ve konular arasındaki sağlam bağlantılar kurması okumayı son derece kolaylaştırıp hızlandırıyor. Yazarın mizah duygusunun kuvvetli olduğu aralardaki ti'ye almalardan anlaşılıyor. Tek tek olaylara değil, dönüşüm ve dönemlere vurgu yapılıyor. Tablolar, fotoğraflar ve haritalar anlatımı destekliyor. Sadece "Batı"dan bahsetmiyor. Çin, Hint ve İslam uygarlıklarına bölümler ayırıyor, her tarihi dönemde Asya, Afrika ve Amerika'ya da değiniyor. Daha da güzeli siyasetten ve ekonomiden değil, düşünce akımlarından, sanattan, dinlerden, bilimden ve hatta mimariden de bahsediyor. Bütün bunları da konuyu dağıtmadan yapıyor. Tüm bu özellikleriyle bu kitabı tarihi sevdiren tarih kitabına örnek adayı olarak sunuyorum.

Tarihi Değiştiren Olaylar - Ali Çimen

Popüler tarih kitap ve dergileri tarih hakkında okumayı sevdirme konusunda belki de en çok sorumluluk üstlenenler. Resmini gördüğünüz kitabın tarihi değiştiren hemen hemen her şey hakkında olan serisi mevcut. Kitap 13. yy.'dan günümüze seçilmiş bazı tarihi olayları (veya kavramları) 7-6 sayfada özetleme, anlatımını da bir yandan kapsayıcı tutarken bir yandan resimler, alıntılar ve ilginç bilgilerle canlı tutma gayretinde. Bu çabada genel olarak başarılı olduğunu söylemek mümkün. Rahat anlatımı ve ilgi çekici unsurlarıyla tarihi sevdirebilecek bir kitap...AMA yetişkinlere ya da tarih meraklılarına değil. Konular o kadar çok işlenmiş defalarca yazılıp çizilmiş konular ki...Fransız devrimi, sanayi devrimi, Normandiya çıkartması, büyük buhran... Daha önce bir kaç tarih kitabı okumuş veya üniversitede sosyal bilimlerde eğitim almış birine katacakları çok sınırlı. Bu açıdan kitabın +12 yaş gençlere tarihin sıkıcı lise tarih kitaplarından ibaret olmadığını göstermeye ve tarih okumaya alıştırmaya daha iyi hizmet edeceği düşüncesindeyim.

Yalnız böylesine özet ve genel bir kitapta 'İslam'da reform tartışmaları Reform ve Rönesans hareketlerinin yanlış anlaşılmasından kaynaklanıyor, bu tartışma yanlış ve yersiz' gibi detaylı ve derin tartışmalar gerektiren tespitlere niye girdiğini hiç anlamadım; bunu gereksiz buldum.

Böyle ufak bir kitapta her önemli olayın yer alamayacağını, kısmen öznel kriterlerle olayların seçileceğini kabul ediyorum. Ancak yine de olay seçimlerinde aksamalar var. Mesela kitap 13. yy'dan başlasa da konuların çoğu son yüzyıla sıkışmış. Sanki günümüze daha yakın olan olayların daha önemli olduğu yanılgısına düşülmüş. Bir diğer seçim aksaklığı yazarın kişisel olarak ilgilendiği veya önceden çalıştığı konuya kıyak geçmesi. Örneğin yazarın "klonlama" ve "Watergate skandalı"nı seçmesi enteresan. Bu olaylar tarihimizi ne kadar değiştirdi veya internet/antibiyotiğin bulunması  bunlardan daha mı az etkili oldu bilmiyorum. Son aksaklık ise batı merkezciliği. Batıda olmayan veya batıyla doğrudan ilişkili olmayan hiçbir olay kitaba girememiş. Ne Çin, ne Latin Amerika ne de Orta Asya...  Son tahlilde tarihten tat alma konusunda kötünün iyisi bir tarih kitabı.

Alman Belgelerinde Ermeni Meselesi 1915 - Kıvanç Galip Över

Kitap, 1915 olaylarının yaşandığı dönemde Osmanlı Devleti'nin müttefiki olan Almanya'nın resmi arşivlerinin Ermenilere ilişkin olarak incelenmesinden oluşuyor. Kitabın arka kapağındaki ifade aynen şöyle: "...Bu kitap peşin bir hüküm koyarak sizi bir yola teşvik etmeyi amaçlamıyor..." Kitabın ithaf kısmı ise böyle: "Cenazesinde terörü lanetlemek için yürünmeyen şehitlerimiz var, katledildiklerinde peşlerinden 'Hepimiz Türküz' denilmeyen diplomatlarımız var. Anadolu'da Ermeni mezalimine kurban verilen...." Kitabın geri kalanı da bir tarih kitabına yakışmayacak duygusallık, hezeyan ve tekrar içinde geçiyor.

Yer verilen Alman telgrafları sadece misyonlardan Almanya'ya gidenleri kapsıyor, nedense merkezden gelen ve talimat içermesi bağlamında belki de önemli olacak telgraflar yok. Söz konusu yazışmalarda ise bir kere Türklerin öldüğünden veya Ermenilerin Ruslara yardım edip isyan için silahlandığından bahsediliyorsa kırk kere Ermenilerin öldürüldüğü, Türk askerlerinin ve çetecilerin terör estirdiği, önde gelen Ermeniler tutuklandığı, göçe sevk edilenlerin kaderinin küçük memurların insafına bırakıldığı vs vs anlatılıyor. Yazar ise savına uyan yerleri vurgulayıp Ermenilerle ilgili olanları "tutarsız", "uydurma", "gerçekçi değil" diyerek çürütüyor (!?). Yazarın hoşuna gitmeyen yazışmaları yapanlar "casus", "işbirlikçi". Böylelikle casusların adlarına casusluk yaptıkları makamlara nedense yalan söylediğini anlamış oluyoruz.

Kitap boyunca bahsedilen yerler, kişiler ve olaylar hakkında ikinci bir kaynaktan bilgi aktarmak, telgrafların olası gerçek dışılıklarını başka kaynaklardan denetlemek yok. Bu konuları çalışan onca tarihçi, ortada duran onca arşiv çalışması varken 218 sayfalık kitapta tek atıf yok. Sanki 'okuduğumuzu anladık mı' alıştırması yapıyormuşuz gibi yazar çevirmiş telgrafları sonra da altlarına kendince yorumlar döşemiş: "dikkat ederseniz bir hafta önceki telgrafta bu yoktu, bakın bir subay hakkında nasıl yakışıksız sözler söylemiş, madem soykırım vardı neden ermeniler böyle yapmış bunun açıklaması yok bla bla bla..." Hele bir yerde Ermeni cemaatin önde gelenlerinin Türk validen çetelere karşı koruma istediği halkın tedirginliğini anlattığı yazılmış; yazarımızın yorumu: Soykırım olsa gelir de Türk validen yardım ister mi, valiyle görüşür mü? Benden de bir soru o zaman: Soykırımların en bilineni Nazilerin Yahudilere ettikleri; peki bu dönemde Yahudi liderler cemaatlerini korumak için Alman yetkililerle hiç görüşmüşler mi görüşmemişler mi?! (Ben burda yazarın ana tezine değil tezini temellendirmedeki lakayıtlığına isyan ediyorum)

Neyse, sonuç olarak işte böyle tarih bilgisinden ve tarihi araştırma metodundan yoksun kişilerin yazdıkları insanı hem kitaplardan hem tarihten soğutuyor. Alın size tarihten nefret ettiren kitapların güzel bir temsilcisi!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Söyleyecek sözü olanlara bayılırım! :)